
Şah damarı (karotis), insan vücudunda bulunan ve beyne oksijenli kan taşıyan önemli bir damardır. Her iki tarafta birer adet olmak üzere boynun her iki tarafında yer alır. İç karotis doğrudan beyne giden damarı oluştururken, dış karotis kafa ve yüz derisini besler.
Yaş ilerledikçe, kanda dolaşan kolesterol ve yağ, damar iç yüzeyinde plaklar oluşturmaya başlar. Bu plaklar büyüdükçe damarlar daralır ve sertleşir. Bu duruma damar sertliği veya tıbbi adıyla ateroskleroz denir. Şah damarı (karotis) bölgesindeki plak, genellikle damarın iç ve dış kısımlarının ayrıldığı yerde yoğunlaşır ve iç karotise doğru uzanır. Plak yüzeyi düzensiz olduğundan zamanla kan pıhtıları ile kaplanır. Bu ilerlediğinde damar tamamen tıkanır ve beyine kan akışı ciddi şekilde azalır, genellikle felce yol açar.
Darlık giderek artarsa, plak çatlayabilir. Bu durumda içindeki parçalar damar duvarından kopup beyne giderek daha küçük damarları tıkayabilir, sonuç olarak felç, körlük ve konuşma bozukluklarına neden olabilir. Plak, içi oyuk bir yapıya dönüştüğünde beyne pıhtı atma riski artar.
Şah damarı ameliyatları (karotis endarterektomi), felç tehdidi oluşturabilecek kadar daralmış damarlar için uygulanır. Günümüzde en sık yapılan damar ameliyatlarından biridir.
Karotis arter hastalığı (şah damarı tıkanıklığı), ateroskleroz (damar sertliği) adı verilen bir süreç sonucu ortaya çıkar. Ateroskleroz, damarların iç yüzeyinde yağ, kolesterol ve diğer maddelerin birikmesiyle oluşan plakların oluşmasıdır. Bu plaklar zamanla büyüyerek damar lümenini daraltır ve sertleştirir.
Şah damarı tıkanıklığına yol açan ana nedenler arasında şunlar bulunur:
Şah damarlarının birinin ciddi şekilde daralması veya pıhtı ile tamamen tıkanması, nadiren herhangi bir belirti göstermeden meydana gelebilir. Bu durumda, beyne kan götürme işlevi, boyundaki diğer şah damarı tarafından yerine getirilir. Şah damarı tıkanıklığı genellikle ciddi belirtiler gösterir.
Şah damarı tıkanıklığı belirtilerinin en önemlileri şunlardır:
Muayene sırasında kas gücü kaybı ve his kaybının boyutları belirlendikten sonra, çeşitli görüntüleme testlerine ihtiyaç duyulur. Genellikle karotis renkli doppler ultrasonografi (USG) kullanılarak damar sertliği belirlenir ve daralmanın derecesi tespit edilir. Bunun yanı sıra manyetik rezonans (MR) görüntüleme ile şah damarlarındaki sorun net bir şekilde teşhis edilebilir. Kesin tanının konulabilmesi ve tedavi seçeneklerinin belirlenebilmesi için kasık damarından kateterle yapılan karotis anjiyografi (DSA) gibi anjiyografik yöntemlere başvurulur. Şah damarı tıkanıklığının tedavisi, hastanın belirtilerine, şah damarındaki darlığın derecesine, beynin diğer damarlar tarafından beslenebilme durumuna ve hastanın sahip olduğu diğer eşlik eden hastalıklara göre değişkenlik gösterebilir.
Şah damarı ameliyatı öncesinde hastalara çeşitli tetkikler yapılması gereklidir. Bu aşamada karotis renkli doppler ultrasonografi, manyetik rezonans ve anjiyografi gibi tetkiklerden yardım alınır.
Şah damarı ameliyatı esnasında hastanın boynu lokal anestezi ile uyuşturulur veya genel anestezi uygulanır. Ancak, lokal anestezi ile yapılması hastanın nörolojik olarak takip edilmesini kolaylaştırmaktadır.
Hastanın boyun bölgesi antiseptik solüsyonla sterilize edilir ve 2-3 cm uzunluğunda bir kesi açılır. Buradan şah damarına ulaşılır. Hastaya kan pıhtılaşmasını önleyici ilaçlar verilir. Şah damarı aşağıdan ve yukarıdan geçici klemplerle sıkıştırılır. Daha sonra damar düzgün bir şekilde açılır ve darlığa sebep olan plak iç katmanı ile birlikte sıyrılarak çıkarılır.
İşlemler tamamlandığında damarın kapatılması için yabancı bir materyal kullanılmaz, ameliyat hastanın kendi dokusu kullanılarak yapılır. Şah damarına yerleştirilen pensler çıkarılır ve kan akımı tekrar sağlanır.
Şah damarı ameliyatları yaklaşık olarak 1 saat sürmektedir.
Şah damarı ameliyatı sırasında nadiren olsa da felç riski bulunmaktadır. Ancak, bu risk genellikle yüzde 1 ila 3 arasındadır. Ayrıca, ameliyat boyun bölgesinden yapıldığı için sinirlerin zarar görmesi ve buna bağlı olarak geçici ses kısıklığı, dil hareketlerinde kısıtlama veya yutma güçlüğü gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Ancak bu etkiler genellikle geçicidir. Ameliyatın riskini artırabilecek faktörler arasında hastanın yüksek kan basıncı, beyin damarlarında ileri derecede darlık veya tıkanıklık, şeker hastalığı ve daha önce inme öyküsü gibi durumlar yer alabilir.
Şah damarı ameliyatı sonrası hastalar genellikle birkaç gün hastanede gözlem altında tutulur. Bu süreçte hastanın beyin fonksiyonları yakından takip edilir ve kesi yerinde herhangi bir kanama olup olmadığı kontrol edilir. Ayrıca kan basıncı düzenli olarak ölçülür. Hastanın taburcu edilmesi durumunda, iyileşme sürecini desteklemek adına belirli kurallara uyulması gerekir. Hasta ağır işlerden kaçınmalı ve araç kullanmamalıdır. Herhangi bir ağrı veya beyin fonksiyonlarında değişiklik fark edilirse hemen doktora başvurulmalıdır. Normal günlük yaşama tam anlamıyla dönüş, genellikle 2-3 haftayı bulabilir.
Şah damarının tekrar daralmasını önlemek için hastaların kolesterol seviyelerini kontrol altında tutmaları ve kilo konusuna özen göstermeleri önemlidir. Hastaların ayrıca, uygun bir diyet benimsemeleri gerekir. Hastalar, reçete edilen kan sulandırıcı ilaçlarını düzenli olarak kullanmalı ve düzenli egzersiz yapmalıdır. Bu önlemler, şah damarı ameliyatının başarılı bir şekilde sonuçlanmasına ve hastanın sağlıklı bir şekilde normale dönmesine yardımcı olur.
Detaylı bilgi için Kalp ve Damar Cerrahisi kliniğinden destek alabilirsiniz.